Düzen Bozan Çocuklar-Andres Barba

Düzen Bozan Çocuklar-Andres Barba
Düzen Bozan Çocuklar-Andres Barba

Aşk ve korkunun ortak bir yönü var, ikisinde de aldatılmaya ve yönlendirilmeye açık oluruz, inancımızın ve özellikle de kaderimizin seyrini birinin ellerine bırakırız.

Kitabın adı Düzen Bozan Çocuklar değil. Bu benim bu kitaba yakıştırdığım bir isim ya da kitabın bizlere verdiği mesaj. İspanyol yazar, Andres Barba, ‘‘Tuhaf’’ veya ‘‘Öteki’’ diye kategorize edilen bir grup üzerinden, toplumun muazzam bir portresini çiziyor Işıklar Ülkesi adlı bu eserinde.

Bir şehir düşünün, bu şehirde herkes mutlu ve huzurlu. Hiç kimsenin en ufak bir sıkıntısı yok. Konformist bir toplum ve herkesin en büyük ideali kendi huzuru. En önemli ideal insanın kendi huzuru olunca bozulması insana en çok zarar veren de yine o huzurun kendisi oluyor sanki. Konformist toplumlarda huzur ve rahat, yazın sineklerin çocukları ısırmasını engellemek için kullanılan tül bir perde kadar koruma sağlar.  Bir görevli gelir şehre ve bu sosyal hizmet görevlisi, atandığı kurumda gözlemleriyle bir dünyayı serer gözlerimizin önüne çünkü artık kendisinin atandığı San Cristobal’da her şey değişmeye başlar.

Huzurun ve konforun hiç bozulmadığı bu yerde, bir süpermarketin baskın yemesiyle her şey değişir. O zamana kadar yok sayılan, görünmeyen ve öteki olarak hatta tuhaf olarak kabul edilen bir grup, sokakta yaşayan ve kendilerini ‘‘otuz ikililer’’ olarak adlandıran çocuklardır bu baskını yapan. Şehrin düzeni bir anda alt üst olur. Yiyecekler çalınır, şehrin sokakları kirletilir ve işte tam da bu noktada onların varlıkları hissedilir. Yıllardır sokaklarda yatıp kalkan, zerre önem verilmeyen ve fark edilmeyen bu çocuklar, refahın ve huzurun binalarını sarstığı anda bir tehlike olarak fark edilip, görülmeye başlanmıştır.

O zamana kadar toplum içinde var olamamış bu çocuklar, ötekileştirildiği zaman ve başkaldırıp huzuru kaçırdığı zaman, derhal harekete geçilip, imha edilmesi ve ıslah edilmesi gereken bir ‘‘Tür’’ muamelesi görmeye başlıyorlar. Gerçekten de öyle değil midir? Huzur bozan herkes, düzene tehdit oluşturan herkes ya bir yerlere kapatılıp ya da ıslah edilmiyorlar mı? O zaman, ‘‘ben de varım ve aranızdayım’’ diyen insanlar, bu gerçekliği haykırmadan neden toplumun bir parçası olarak görülmez? neden bizler onları ancak o zaman fark etmiyor muyuz?

Lüks ve ışıklı caddelerde yatan, yanlarından geçtiğimiz halde yok saydığımız çocuklar Işıklar Ülkesi’nde varlıklarını ortaya koydukları zaman, şehirdeki ‘‘Tuhaflık’’ nedeni olarak fark ediliyorlar. Bir akışı ve düzeni bozan her varlık, her varoluşsal isyan bastırılmalı ve bir yerlere kapatılarak ıslah edilmelidir.

Öyle de olur… huzuru bozan otuz ikililer için, onları bastırmak ve ıslah etmek için hemen muktedirin şefkatli eli harekete geçer. Yakalamalar, aramalar ve baskınlar. Huzuru bozan bu grup büyük bir tehlikedir ve derhal ıslah edilmelidir. Sokakta yattığı zaman, aç kaldığı zaman sorun olmayan çocuklar göründükleri zaman bir tehdit olmuştur artık.  Görünmeyeni görmek, ‘‘öteki’’ olanı fark etmek için okunması gereken bir kitap. Çocuklar düzen bozulduğunda değil, özgürlükleri ile var olduklarında fark edilmelidir.

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.